ÇOCUKLA OTOBÜSLE UZUN YOL YOLCULUĞU

Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim :) 2 hafta önce çocukluk arkadaşımla yaptığım bir konuşmadan sonra aniden Kayseriye onu görmeye gitmeye karar verdim.Telefonla konuştuğumuzun ertesi gün yola çıkacaktım iide çocukla bu nasıl olacaktı ????Elayla daha önce bırakın otobüsü minibüse bile binmemiş bir anne olarak bu otobüs yolculuğu fikri beni korkutmadı değil.Üstelik yanlız...
Saatlerce düşündükten sonra yolculuktan vazgeçip arkadaşımı aradım,bana cesaretli olmam gerektiğini daha önce kızıyla defalarca yanlız başına yolculuk ettiğini öyle büyüttüğüm gibi olmadığını söyledi.Ondan aldığım cesaretle hemen otobüs terminalini arayıp biletimi aldım düşündükçe erteliyordum çünkü :) İnternette okuduğum yorumlarda gözümü korkutmadı değil açıkçası....
Neyse ben bileti ertesi günün akşamına kızımın uyuduğu saatlere aldım.Otobüslerin içindeki tvler,kulaklıklar ve koltukların emniyet kemerli olması içimi rahatlattı.Yanıma bir sürü oyuncak ve abur cuburda almayı ihmal etmedim.Zira yolum uzundu İstanbul-Kayseri arası tam 10 saatti çünkü :)
Yolculuk anı gelip çatınca olayın hiç korktuğum gibi olmadığını gördüm hatta yanıma aldığım abur cubur ve oyuncaklara hiç dokunmadım :) Otobüsteki tv lere yüklenen oyun ve çizgi filmler Elayı bir süre oyaladı sonrada sızdı zaten.Yanıma battaniyesini ve küçük bir yastık almıştım.2 kişilik koltuk almam bizim için epey rahat oldu en azından onun için rahat oldu :) Ben sevilleri oynadım ama olsun :) 
Mola saatlerinde Ela uyuduğu için yerimden kıpırdamadım sabah güneşinin doğmasıyla birlikte Elada uyandı.Bizim için asıl macera o zaman başladı işte :) Gitmemiz gereken noktaya daha 4 saat vardı ve Ela koltukların üstünde hoplayıp durdu,dışardaki manzarayı seyretti,uçaklara el salladı,çayırlarda otlayan ineklere seslendi,atlara bağırdı,kuşlarla konuştu :) Tüm yolcuları en tatlı uykusundan uyandırıp rahatsız ettik biraz ama olsun,değdi...Hem ben çok sevdiğim dostumla hasret giderdim hemde kızımla unutamayacağım bir yolculuk yaşadım.Hayat Elayla güzel :) 
Sizlerde çocuklarınızla otobüsle uzun yol yolculuğu yapacaksanız tavsiyem rahat olmanız ve kesinlikle çift koltuk almanız tabii yolculuk yapacağınız firmada çok önemli...Yaşamak istediğiniz ne varsa yaşayın çocukla hayatı zor halede eğlenceli halede getirmek sizin elinizde....
Sevgiyle kalın...

UMCA SOLÜSYON İLE GRİBE SON!!!

Bu solüsyonu Ela 1 yaşındayken yakalandığı grip esnasında bana Almanyada yaşıyan arkadaşım tavsiye etmişti.Almanyada en çok kullanılan ilaçlar arasında 3.sıradaymış.Doktorumuzada danıştıktan sonra kış aylarında ve mevsim geçişlerinde bizim evin ecza dolabının vazgeçilmezlerinden biri oldu kendileri.Normalde ilaç tavsiyesinde bulunmayı asla önermiyorum.Çünkü her bünye ve her çocuk bir değil.Ama bu solüsyon bağışıklık takviyesi yaptığı için gönül rahatlığıyla herkese öneriyorum.
Özellikle çocukları kreş,okul gibi kalabalık yerlerde olan tüm annelere hergün içeceklerine katıp vermeyi öneriyor yurtdışındaki doktorlar.Bizde bunun faydasını çok gördük.Öyleki bende gribal bir durumda kullanıyorum.Bu arada bu solüsyonu kullanmak için illaki hasta olmanız gerekmiyor.Bağışıklığı güçlendirmek için kullanmanızı tavsiye ederim.Grip,öksürük,burun akıntısı,bronşit,nezle bunları daha çabuk atlatmanızı sağlıyor.Eczanelerde bulabileceğiniz bu solüsyonun fiyatı 26 tl.Ben en son 4 ay önce almıştım.O zaman zarfı içinde değişmediyse tabii fiyatı.
Bu arada kullanım miktarı çocuğunuzun yaşına göre değişiyor.Reçetede ayrıntılı bilgiye ulaşabiliyorsunuz.
Sağlık dolu günler dileğiyle...

ANNE KIZ KOMBİN


Evett biz bu hafta yine anne kız kombini yaptık.Bu sefer ki kombinimiz Zaradan.Daha doğrusu zaranın çocuk bölümünden.Eğer sizde minyon tipliyseniz bakmanızı tavsiye ederim.Bu arada en büyük bedenleri 15-16 yaş oda 1.75 cm lik bayana kolaylıkla oluyor.Spor ve rahat bir haftasonu için güzel bir kombin.Umarım sizlerde beğenirsiniz.Herkese mutlu haftalar :)

İŞTAHSIZ ÇOCUK VE BAŞ ETME YÖNTEMLERİ


İştahsız çocuk deyince bu sorunla karşı karşıya kalan annelerin nasıl ahh ahh dediğini duyar gibiyim...Bir annenin tüm psikolojisini yerle bir edip yaşam kalitesini düşürür iştahsız çocuklar.Kızım Ela 26 aylık ve 1 yaşına girdiği günden beri bizim iştahsızlık sorunumuz tavan yapmış durumdaydı.Gitmediğim doktor kendimce denemedim yöntem kalmamıştı.Yemediği için kabızlıkta hayatımızın baş köşesinde duruyor tabi...
İştahsız çocuklar az öncede dediğim gibi bu sıkıntılarından dolayı annelerinide müthiş bir şekilde yoruyor.Öyleki benim tüm hayatım bugün ne yapsam da yedirsem,nasıl yedirsem,tv karşısına mı koymuyordum,tableti eline verip oyunlar mı açmıyordum aklınıza ne gelirse artık hatta bazen öyle günler oluyordu ki yaptığım hiçbirşeyi yemediği için sinirden sesimi yükseltip ağzına zorla yemek tıkadığım bile oluyordu.Yalan yok.Yanlış olduğunu bile bile sırf çaresizlikten güçten düşmesin hastalanmasın diye kızıma kavga dövüş yemek yedirdiğimi bilirim.Sonrasıda koca bir vicdan azabı tabii...
Çalıştığım işyerinde yakın bir arkadaşım bu sorunumuzu bildiği için durumumuza çok üzülüyordu.Çünkü Ela yemek yemediği için müthiş bir kabızlık yaşıyordu ve hepinizden özür diliyerek söylüyorum bunu ama kakasını yapamadığından dolayı parmağımla ben çıkarıyordum çoğu zaman, çektiği acıysa beni benden alıyordu :(
Neyse bizde durum böyleyken arkadaşım bana sürekli yurtdışındaki erkek arkadaşının en yakın arkadaşının Fransada ünlü ve çok başarılı bir çocuk beslenme uzmanı olduğunu ve ondan yardım istiyeceğini söylüyordu.Ama bazen bizim yoğunluğumuzdan bazende Doktorun yoğunluğundan bir türlü bu konuyu aktaramadık.Daha sonrada ben ordan ayrılınca bu konu bir türlü gündeme gelemedi.Taki geçen aya kadar ben arkadaşıma birşey danışmak için telefon açtığımda erkek arkadaşı ve doktorla taksimde olduklarını aklından beni geçirdiğini söyledi.Bende yalvar yakar ertesi güne 1 saatliğine de olsa bir randevu ayarlamasını rica ettim.Sağolsun kırmadı ve ertesi gün Ben,Ebru ve Dr.Norman Ataşehir Starbuck'ta buluştuk.Yanlız vaktinin çok kısıtlı olması nedeniyle uzun uzadıya sohbet edemedik.Benim Fransızcamda olmadığı için Ebru tercümanlığımızı yaptı.Benle buluşmadan önce arkadaşım bizim durumumuzu zaten aktarmış ona.Bana kalanda sadece onun tavsiyelerini not almak oldu.Biz bu yönde olumlu sonuç aldığımız için sizlerlede paylaşıp bir ışık olmak istedim.Yazımı 1 ay sonra paylaşıyorum çünkü kendim deneyip tecrübe etmeden sizlerle bunu paylaşıp yormak istemedim.Biliyorum ki iştahsız çocukları olan anneler duyduğu bir şeyi büyük sabırsızlıkla hemen yapıp sonuç alamayıncada büyük bir hayak kırıklığı yaşıyorlar.
Öncelikle bana şunu söyledi.Sağlıklı mı yoksa İştahlı mı bir çocuk istiyorsun.Önce buna karar ver.Ve verdiğin karar doğrultusunda hareket et.Çocuğunun yememe sorununu çözmek istiyorsan buna başta kendini tedavi ederek başlamalısın.
Öncelikle ne olursa olsun çocuğa zorla yemek yedirmiyeceğine,yaptığın yemeği yemiyor diye türlü türlü alternatifler oluşturup onun gözünü doyurmuyacağına,sesini yükseltip,yüz mimiklerini sertleştirip onu korkutmayacağına ve abur cuburu hayatınızdan çıkaracağınıza dair kendi kendine söz ver.Eğer bu ilk basamağı çıkamazsan diğerlerinide çıkamazsın unutma dedi.
2.Basamaksa;Çocuğunun midesinin bir yumruk büyüklüğünde olduğunu her zaman hafızanın bir köşesine yazıp o şekilde çocuğu beslemeye çalışmak.
3.Basamak;Porziyonları küçük tutmak çocuğun önüne koca koca yemek dolusu tabak koymamak.
4.Basamak;Çocuğun gelişimini takip etmek ama bunu yaparken heray aydığı gramları hesaplamak ve başka çocuklarla kıyaslamak değil.Çocuğun zihinsel gelişiminde bir problem yoksa kiloya takılmadan gelişimini giydiği kıyafetlerden takip etmek.
6.Basamak:Çocuğun bağırsak çalışmasını kontrol etmek.Çocuğun en az 2 günde bir büyük tuvaletini yapmasını sağlamak.Bağırsakları dolu olan bir çocuk yemek yiyemez bunu unutmayın.
Bunlarıda kontrol altına aldıktan sonra dikkat etmemiz gereken noktalar;
1.Kahvaltıda çocuğa tereyağı vermeyin tereyağ iştah keser.Tereyağını diğer öğünlerini yaparken yemeklerinde kullanın.
2-Kesinlikle inek sütünü hayatınızdan çıkarıp Keçi sütüne geçin.Keçi sütünün sayılamayacak kadar faydası var.Alerjik sorunundan,bağırsak sorununa ve iştah problemine kadar destekleyici özelliği var ve bundan kesinlikle faydalanın.
3.Probiyotiği kesinlikle yoğurtlarında yoğurt yemiyorsa diğer yemeklerine katın.
4.Gece uykusunda beslemeyin.
5.Çocuğun gelişiminde meyve sebze çok önemli eğer sebze yemeği veya sebze çorbası içmiyorsa sebzeli pizza yapmayı deneyin.
6.İştah şuruplarından uzak durun yemek yemek mecburi bir durumdur.Çocuğun acıkmasına müsade edin.
7-Eğlenceli tabaklar hazırlayın.
8-Sofraya birlikte oturun ve azda olsa yemeği kendi kendine yemesine müsade edin.
9-Aparatif olarak çikolata çubuk kraker yerine ceviz,kayısı,fındık vermeyi deneyin.
10-Kimi insan tabak dolusu yiyip doyar kimi insan bir tabakla bunu unutmayın.
11-Çörek otunu çocuklarınıza mutlaka kullanın.
12-Su tüketmesini sağlayın.Bunuda eğlenceli bardaklar kullarak yapabilirsiniz.
13-Çocuğu gün içinde mutlaka yorucu aktivitelerle uğraştırın yorulan çocuk acıkır bunu unutmayın.
14-Huzursuz bir ortamında çocuğun iştahını keseceğini aklınızdan çıkarmayın bu yüzden çocuğunuzun bulunduğu ortamın mutlu ve huzurlu olmasını sağlayın.
Bunları yaptığınızda çocuğunuz sağlıklı bir çocuk olacak.Çok yemiş az yemiş çok takılmayın.
Evet doktorumuzun bize aktardıkları bunlar.Biz 1 aydır keçi sütü kullanıyoruz,Probiyotiğide.Çörek otunuda elimden geldiğince kullanmaya çalışıyorum.Bizde etki etti.Tabiiki homini gırtlak yiyen bir kızım yok.Ama yaptığım şeyleri azda olsa yiyor.En azından tadına bakıyor.Bana buda yetiyor zaten.Ayrıca önemli olan sağlıklı olması.Çok şükür diyorum.Ve Dr.Norman'a çok çok teşekkür ediyorum.Bildiğim şeylerdi çoğu ama kendimi kontrol etmesini biliyorum artık.Önemli olan bilmek değil bunu hayata geçirmek ben ne kadar huzurlu ve mutluysam oda o kadar huzurlu biliyorum.O yüzden kafama çok takmıyorum tabağını bitirsin diye zorluyacağıma küçük porsiyonlar hazırlıyorum böylelikle yetmeyince biraz daha isteme şansı oluyor bu durumda beni çok sevindiriyor.
Az öncede dediğim gibi kızım tabaklar dolusu yemek yemiyor belki ama sağlıklı besleniyor.Bunu düşünmek bile beni rahatlatıyor böylelikle dayatıcı bir anne olmamış oluyorum.
Umarım bu yazı sizede bir ışık olur.Sağlık dolusu günler dileğiyle...

SEYAHATLERE VAKUMLU HURÇ


Yazın gelmesiyle tatil hazırlıkları başladı.Annelerin tatile çıkarken yaşadığı en büyük gerginlik kesinlikle bavul hazırlamak.Yanımıza gerekli gereksiz herşeyi almaya bayılıyoruz.Özellikle çocukların kıyafetleride işin içine girdi mi bavul sayısı alıp başını gidiyor.Geçen gün Carrefourda gözüme bu vakumlu hurçlar çarptı.Amacım Elanın saklamak istediğim kıyafetlerini muhafaza etmekti.Çok amaçlı bu vakumlu hurçları daha sonra seyahatlerdede kullanabileceğim geldi aklıma.Çünkü koca bir bavulun alacağı giyecekler bu hurçlar sayesinde yerden müthiş bir şekilde tasarruf etmemizi sağlıyor.Tek sıkıntı ütü problemi onuda otelin ütüsünü kullarak çözebileceğimizi düşünüyorum.En kötü ihtimal yanımıza ufak bir ütü alarakta bu sorunu çözebiliriz.
Sizde yakın zamanda seyahate çıkmayı düşünüyorsanız bu vakumlu hurçları kullanmanızı tavsiye ederim.Bunun yanında çocuklarınızın saklamak istediğiniz kıyafetleri veya evdeki fazla nevresim,yastık,yorgan gibi eşyalarınızı saklamak için de birebir...Benden söylemesi :)

SAÇLARA MUCİZEVİ FORMÜL GLİSERİN

Her bayan gibi bende saçlarımla uğraşmaya bayılıyorum.Bu yaşıma kadar saçlarımın girmediği şekil kalmadı.Denemediğim renkte.Sonuç olarak bana kalan yıpranmış saçlar.Kestirmekte çözüm olmuyor üstelik çoğu zaman.Hamileliğimde ve emzirme döneminde saçlarımı kendi haline bıraktım hiçbir kimyasal sürmedim.Bu bahaneyle saçlar kendini toparlar dedim ama nafile.Bu seferde aşırı dökülme başladı saçlarımda.Dökülme sorununu SARIMSAKLI ŞAMPUANLA çözdüm.Ama emzirme dönemim bitince ben yine soluğu kuaförde alıp saçlarımın rengiyle uğraşmaya başladım.Simsiyah saçlarımı aça aça elimde lastik gibi uzayan saçlar kaldı :( Kestirmeme rağmen saçlarımdaki yıpranma ve lastikleşme sorunu geçmedi.
Kreatin yaptırdım saçlarıma sonra ama oda çözüm olmadı.Fönlüyken herşey yolunda ama saçlarımı kendi haline bıraktığım zaman keçe gibi duruyorlardı.En pahalısından tutunda market ürünlerine kadar internette gördüğüm tüm formülleri saçıma uyguladım sonuç maalesef hüsran.Sonra bir arkadaşımın tavsiyesi ile GLİSERİN ile tanıştım.Saçlarıma bakım yapmaktan o kadar yorulmuştum ki işe yarıyacağına dair hiçbir umudum yoktu.Bir akşam banyodan çıkınca deneyim dedim.İlk denememde sonuç mükemmeldi.Bir hafta boyunca sürekli kullandım sonuca ben bile inanamadım.Benim için saça mucizevi etki yaratan tek formüldür bu.Benim gibi saçlarında yıpranma olan bir kaç arkadaşıma daha tavsiye ettim bu ürünü.Onlardan da tam not aldığını görünce sizlerlede paylaşmak istedim.Boşu boşuna pahalı ürün ve zahmetli maskelerle yormayın kendinizi.Deneyin sonrada bana dua edin.Yanlız GLİSERİNİ SAÇA KESİNLİKLE ISLAKKEN VEYA NEMLİYKEN UYGULUYORUZ ASLA KURU SAÇA SÜRMEYİN.AKSİ TAKTİRDE TERS SONUÇ ALIRSINIZ...
Bu arada eczane ve aktarlardan bu ürüne 6 tl ye sahip olabiliyorsunuz.


ANNE KIZ KOMBİN 3


Kırmızı renge bayılıyoruzz.Ama tabii yine resmimiz bulanık.Sebebi malum Elanın kameraya olan antipatikliği :) Eşimin objektifinden ancak bu kareyi yakalayabildik.
Tuniklerimiz terziye özel diktirildi.
Ela Tayt:Panço
Anne Tayt:Zara

ANNE KIZ KOMBİN 2


Anne kız kombinlerimizden biri daha.Ela fotoğraf çekilmekten hiç hoşlanmadığı için maalesef doğru düzgün pek resmimiz bulunmamakta.Bu resmide kızımın arkadaşlarıyla birlikte yaptığımız toplu doğum gününde Zeliş arkadaşım çekti :) Tuniklerimiz dayılarımızdan doğum günü hediyesi :)

TÜRK KAHVESİ

Sizde benim gibi türk kahvesi tutkunuysanız kesinlikle kahvenizi sütlü yapmanızı tavsiye ederim.Ela akşamları yatınca ilk işim günün yorgunluğunu atmak için kendime bir türk kahvesi yapmak oluyor.Geçen gün Caddede arkadaşlarla kahve içerken önüme gelen kahvenin tadının daha yumuşak ve kokusunun daha keskin olduğunu fark edince hemen nasıl yapıldığını sordum.Meğer oraya özel bir türk kahvesiymiş.Tarifi alır almaz akşam kızım yatınca hemen denedim.Sizede tavsiye ederim.Tutkunu olacaksınız :)
Ben kahvemi orta içerim size vericem tarifte orta kahve tarifi.

MALZEMELER:
2 adet küp şeker
Yarım kahve fincanı süt
Yarım kahve fincanı su
1 tatlı kaşığı türk kahvesi

YAPILIŞI:
Tüm malzemelerimizi cezvemize alıp karıştırdıktan sonra ocağamıza alıyoruz kesinlikle ocakta karıştırmıyoruz.Kısık ateşte kahvemizi fokurduyana kadar kaynaktıktan sonra servise sunuyoruz :)
Afiyet Olsun

DOĞUM HİKAYEM

   CANIM KIZIMA

Canım kızım geçen sene bugün ilk defa tanıştık seninle.bitmek bilmeyen mide bulantılarım,halsizliğimle birlikte. Hastayım deyip geçiştirdim hep.Beklemiyordum seni ihtimal vermiyordum olacağına. Sonra günlerce devam etti bu durum ilerleyen günlerde içime kurt düştü gittim kimseciklere söylemeden eczaneye, testten sonra elim ayağıma dolaştı bana seni haber veriyordu ama ben inanamamıştım, doktora koştum hemen kan testi yaptılar artık emindik, sen hayatımıza ömrümüze geliyordun ben şaşkındım ,tutuktum,cansızdım nasıl dedim ben şimdi anne mi oluyorum.ANNE oluyordum anne …Defalarca kendime tekrarladığımı hatırlıyorum bu kelimeyi… 
Söylemem gerekiyordu artık seni babana ama nasıl söylenirdiki bu.Bu kadar büyük bir duygu ufak bir cümleye nasıl dahil edilirdi ki.Sersem sersem dolaştım o gün etrafta, elimde telefon bildiğim tüm kelimeler uçmuş… Dayın çıktı karşıma sonra ilk ona söyliyiverdim bir çırpıda, hemencik ,düşünmeden ben hamileyim dedim… oda şaşırdı öylece kaldı ne diyeceğini bilmeden sonra gözlerinin içinin parladığını gördüm cesaret aldım o bakıştan babanı aradım hemen titrek elimdeki telefonla sesim heyecandan titriyor ellerim ayaklarım o sıcak haziran ayında buz kesilmişti Murat ben hamileyim anne oluyorum Baba oluyorsun dedim  sonra sustum oda sustu şaka yaptığımı sanıyordu .Hayatım işteyim şakanın sırası değil şimdi dedi ama şaka değildiki elimde kanıtı vardı hamileydim işte miniğim geliyordu sonra tekrar o bana döndü şimdi söyle dedi anlattım babana gün içinde yaşadıklarımı onunda sesi titriyordu şaşkındı o heyecanla tam ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum zaten hatırladığım tek şey akşam eve elinde çiçeklerle gelmesiydi.Bütün gece birbirimize öyle baktık anne baba oluyorduk aile oluyorduk hesap etmemiştik hiç konuşmamıştık seni sürpriz yaptın bize iyikide yaptın.Sabaha kadar  uyumadım o gece sen içimdeydin ufacıktın kız mı erkek misin bilmiyordum ama ne olursan ol benim canımdın kanımdın.Sana bir şey olucak diye haftalarca uyumadım cahillik işte uykuya daldığımda yüzüstü uyursam sen orda rahatsız olursun diye korkuyordum. Ordaydın işte sen içimde canımda.Elim karnıma gittikçe tüm duygularım atağa geçiyordu.Zor bir hamilelikti benimki , düşük tehlikem vardı ilk üç ay progestan denilen ilacı kullandım düşük önleyiciymiş sen gelmeden daha seni kaybetme duygusu yaşıyordum zordu bebeğim çok zordu… Mide bulantılarım, kanamam, başağrılarım ama olsun sen gelecektin sonunda ben hepsini çekmeye razıydım …Ramazanın son günü arife gecesiydi gece saat 11 de yatmadan lavaboya gittim heryer kan içindeydi tüm dünyam kararmıştı o gün bağıra bağıra babana seslendim ,bebeğim bebeğim dediğimi hatırlıyorum sadece doktorumuz tatil olduğu için yoktu özel hastanelerde arife gecesi diye doktor yoktu. Zeynep kamile gittik hemen, babanı almadılar içeri ben tek başıma koridorda öyle kanlar içinde doktor bekledim çok kalabalıktı hastane herkesin durumu acildi sonra beni aldılar hemen. Ben perişan halde sana bir şey olmadığını duymak istiyordum ,sadece tutun bebeğim sıkıca tutun bana ne olur dedim hastaneye gidene kadar… Sen beklemediğim anda girmiştin hayatıma şimdi senin varlığına bu kadar inandırmışken kendimi bırakamazdın beni…Kalp atışlarını aldık, sen ordaydın anneciğine sımsıkı tutunmuştun doktor bir şeyler söylüyordu ama ben hiçbirini duymuyordum sen ordaydın yaa o küçük kalbin atıyordu ya başka hiçbirşeyin önemi yoktu o an.Serum verip eve gönderdiler o gece beni.Sana defalarca teşekkür ettim o gece bana sıkıca tutunup bırakmadığın için gerçekleştireceğimiz o kadar çok hayalleri yarım bırakmadığın için.Ayrı bir heyecan vardı içimde.Hiçbirşeye üzülmemem gerekiyormuş yorulmamam gerekiyormuş anneannen,deden ve dayılarına bunun için ne kadar teşekkür etsek azdır biz yorulmayalım diye elimi sıcak sudan soğuk suya koymadılar…Babanla ben gibi onlarda çok heyecanlıydılar onlarında ilki olacaktın çünkü.Hergeçen gün büyüdün içimde. Seni ultrasyonda her gördüğümde bir mucizeyi izliyor gibiydim.Şimdiden kime benziyeceğini konuşuyorduk babanla erkek olursan babana kız olursan bana benziycektin.Erkek olursan adını baban Murat koyacaktı kendi ismini verecekti sana ,kız olursada adını ben koyacaktım.adın ELA NUR olacaktı.Sana bir şey itiraf ediyim mi meleğim ben tabiî ki önce sağlıklı olmanı diledim ama hep bir kız çocuğum olsun istemiştim öylede oldu mevlama şükürler olsun ki.Cinsiyetini öğrendiğim gün havalardaydım kızım oluyordu artık yalnız olmayacaktım en yakın arkadaşım,dert ortağım,kızım,sevgilim,aşkım geliyordu Elam geliyordu.Sonra birden kendimi pespembe birdünyada buldum.Artık senin için hazırlıklar tam gaz başlamıştı deli gibi internette dolaşıyorum, alacaklarımın listesini yapıyordum. Dergiler alıp babanın sabaha kadar kafasını şişiriyordum onuda alalım bunuda alalım diye.Hayatımdaki en büyük heyecandın sen içerde tekmelerinle benimle konuşuyordun hep.Hiç rahat durmuyordun orda kıpır kıpır dolaşıyordun ufacık yerde, ben çok zayıftım orda sana daha çok yer açılsın diye deli gibi yiyordum J Sana güzel bir hayat verebilir miyim bilmiyorum ama elimden gelenin en iyisinin en iyisini yapmaya çalışacağımdan emin olabilirsin.Kimseye güvenilmeyen şu koca yalan dünyada ben ömrüm yettiğince yanında olucam bana dilediğin gibi yaslanabilirsin meleğim sen varsan işin ucunda ben dünyanın en sağlam duvarı olup yıkılmam uğrunda…
Sen büyüdükçe içimde bende büyüdüm meleğim.Korkularım büyüdü,sevinçlerim büyüdü,hayallerim büyüdü…..
Dünyam büyüdü canım kızım.Günler günleri kovalarken koca 9 ayı bitirdik ve sen 12 mart 2012 Pazartesi günü dünyaya gelmeye karar verdin.Hayatımın tümüyle değiştiği gün anne olduğum gün 12 Mart J saat 9:30 da beni ameliyata alacaklardı sense 15 dakika içinde yukarı çıkarılacakmışsın öyle diyordu doktormuz  baban ,anneannen ,dedelerin ,babaanen dayıların,esma teyzen hepsi hastanede benimle birlikte heyecan içinde bekliyorlardı.Doğum fotoğrafçımız resimlerimizi çekti beni giydirip ameliyathaneye götürürken bekleyin dedim 2 kişi gelicem nasıl heyecanlıydım anlatamam, ameliyathaneye indiğimizde orda Mustafa Cecili’nin seni hastalığımda sağlığımda yanımda görmeliyim şarkısı çalıyordu doktorlara ben bu şarkıyı hiç unutmuycam, kızıma kavuşmadan önce dinlediğim son şarkı demişim.Hepsinin güldüğünü hatırlıyorum ameliyathanede o kadar çok konuşmuşum ki narkozu geç vermişler heyecandan çenem açılmış J karşımda saat vardı tam 09:30 du 09:45 te kızın yukarda olacak 10:00 da sen olacaksın deyip narkozu vurdular sonrasını pek hatırlamıyorum kendime geldiğimde gözüme ilk çarpan şey saat oldu saat 12 yi gösteriyordu o an bir şeylerin ters gittiğini anladım hemen seni sordum ağlaya ağlaya senin iyi olduğunu söylediler ama ben solunumu  normale çeviremediğim için bir süre yoğun bakımda kalmam gerekiyormuş sonra yukarı çıkardılar beni, seni verdiler kucağıma….Nefesimi verdiler,hayatımı verdiler deli gibi ağlıyordun bana bakıp sustun sonra ,merhaba bebeğim dedim ben annenim dedim hoş geldin hayamıza dedim, tutunduk tekrar birbirimize Sana ilk baktığım an kendi yansımamı gördüm canımı gördüm. Senmiydin beni içerde deli gibi tekmeliyen cimcime sen miydin hee dedim. Canıma dokundun, ömrüme dokundun, bana dokundun yeniden doğmuş gibiydim….O kadar acıkmıştın ki hemen göğsüme dayadım seni yabancılık çekmedin hiç sanki yıllardır benimleymişsin gibi emdin hayat bulduk birbirimizde…Sonra sana uzaktan öyle bir baktım o kadar masum ve savunmasızdın ki.Minicik ellerinle bana dokunuyordun meleğim..
Gece saat 2 ydi beni emdikten sonra birden kıpkırmızı kesildin sonra morardın elim ayağıma dolaştı anneannen hemen seni kollarımdan alıp doktora koşturdu ne olduğunu anlamamıştım sana bir şeyler olmuştu kolumda serum kıpırdayamıyordum anne diye bağırdığımı hatırlıyorum annemin rengi sapsarı elleri titriyordu bebeğim nerde niye onu getirmiyorlar dedim doktor kontrol ediyor bekle dedi sonra içeri hemşire girdi elinde senin kıyafetlerin ama sen yoktun dünyam durmuştu heryer kapkaranlıktı elim ayağım titriyordu bebeğimi neden getirmiyorsunuz deyip kolumdaki serumu fırlattığımı hatırlıyorum.Bana sakin olun bebeğiniz yoğun bakımda doktorunuz gerekli bilgiyi vericek size dedi.Sonrası koca bir karanlık bana sakinleştirici vurmuşlar sana ne olduğu belli değilmiş 36 saat beklememiz gerekiyormuş 36 saat koca bir 36 saat seni kollarıma alamıycakmışım.Hastaneyi birbirine katmışım sonra doktorumuz geldi sıkıca tuttu elimden bebeğiniz güvenilir yerde sabredin zor ama sabredin dedi dış dünyaya adapte olamamışın kanını alıp Ankaraya göndermişler sonuçlar 36 saat sonra Ankaradan gelecekmiş ve gerekli bilgiyi o zaman verebileceklermiş şuan bebeğinin senin sütüne ihtiyacı var eğer onu seviyorsan sakinleşip sütünü sağ ve yoğun bakıma gönder üzülürsen sütün gider dedi ama benim seni görmem gerekiyordu izin vermediler yoğun bakım ünitesinin kapısında yattım yalvardım bebeğimi gösterin dedim prosedürler varmış sonra babam geldi ikna etti doktorları beni giydirip yoğun bakıma soktular dokunmama izin vermediler uzaktan bakabilecekmişim sadece içeri girdiğimde yalnız olmadığını gördüm senin gibi onlarca bebek vardı ama ben hemen seni fark ettim minicik bedenine bir sürü alet bağlamışlardı dayan bebeğim dedim benim için gerçekleşmeyi bekleyen onca hayallerimiz için dayan dedim biz seninle koca bir 9 ayı atlatmıştık bunuda atlatacaktık gözlerin açık öylece bana baktın nefes aldığını gördüm bana baktığını gördüm mucizelere inan kızım dedim çünkü sen benim mucizemsin ve bunuda atlatacaktık biz  sonra aklıma doktorun bebeğinin senin sütüne ihtiyacı var lafı geldi hemen aşağıya inip o koca makinayla göğüslerim kanarcasına sütümü sağıp sana gönderdim dualarla 36 saati atlattık benim taburcu olmama yarım saat kala seni bana alkışlarla getirdiler bir şeyin yokmuş dış dünyaya adapte olamamışın bana 2.bir hayatı daha verdin meleğim…
Sen çok şey öğretin bana meleğim.
Sen gelince ben en çok sevmeyi öğrendim… 
Doyasıya, içine sokarcasına, her şeyden vazgeçercesine sevmeyi…
Seni ilk kez göğsüme koyduklarında sıcaklık ne demekmiş onu öğrendim..
 Senin sıcaklığını, Aylar sonra düşündüğümde hala sağ kolumda hissettiğim aynı yakıcılıktaki sıcaklığını… 
Uykusuzluk ne demekmiş öğrendim. İlk doğduğunda her yarım saatte bir uyanıp nefesini dinlemeyi… Seni mışıl mışıl uyurken seyretmenin dünyadaki en tatlı uykuya bile bedel olduğunu…Uykusuzluktan keyif almayı… 
Emzirmenin hayatta yapılabilecek en keyifli iş olduğunu, ilk günler yaşanan acıya rağmen seni doyurabilmek adına acı çekmeyi ve sen emerken rahatsız olma diye acıdan dudaklarımı ısırmayı ama yine de seni zevkle izleyebilmeyi öğrendim. 
Sahip olmayı… Dünyadaki her şeye sahipmişçesine gururla bakmayı, bir mucize meydana getirmenin ve ona sahip olmanın muhteşemliğini.
Kendinden başkasının sorumluluğunu almayı ve bunun nasıl da heyecan verici ve korkutucu olabileceğini… Hayatta ilk defa “Başarabilecek miyim? “ sorusunu sormayı… 
Gülmeyi öğrendim sonra, gerçek bir kahkaha atmayı… Seninle gülmeyi… 
Anlamsız şarkılar söylemeyi, beraber dans etmeyi… Bir gülüşün için sahip olduğum her şeyi feda edebilirim demeyi… 
Uyuman için gözünün içene bakıp, fazla uyuduğunda ise kokunu özledim… Özlemeyi öğrendim… Sen yerde oyuncaklarınla oynarken bile, kucağımda olmanı özlemeyi…
Mutluluğu öğrendim.. Delicesine mutlu olmayı… Her akşam kafamı yastığa koyup şükretmeyi…
Huzuru öğrendim… Sen yatağında uyurken, odamıza  yayılan bebek kokusundaki huzuru… 
Acele etmeyi öğrendim… Yemek yaparken, duş alırken,  tuvaletteyken… Hayatı acele yaşamayı ve geri kalan tüm zamanımı sana verebilmeyi öğrendim…
Gözyaşının içimi nasıl da acıtabildiğini… Ağlamaman için her türlü şaklabanlığı yapabileceğimi öğrendim… 
Kıskanmayı öğrendim… Herkesten ve her şeyden kıskanmayı… Seni kimseyle paylaşamayacağımı… Babanın kucağındayken bile bana doğru yöneldiğinde yüzümde oluşan mutluluğu ve gururu sırf baban üzülmesin diye gizleyebilmeyi öğrendim… 
Annemi anlamayıOna kızmamayı ve teşekkür edebilmeyi öğrendim…
Zamanın acımasızlığını öğrendim.. Şimdilerde tek bir bacağının bile içine sığmayacağı küçücük tulumlarının bir gün bana destan yazdırabilecek kadar anlamlı olduğunu…
 Zamanın geçtiğini… Senin büyüdüğünü ve geçen hiçbir anın geri gelmeyeceğini… 
BİLİYORUM BEBEĞİM DAHADA ÖĞRENECEK ÇOK ŞEYİM VAR
BEN SENDE HERŞEYDEN ÖNEMLİSİ SABRETMEYİ ÖĞRENDİM…
                                     SENİ ÇOK SEVEN ANNEN


KELLOİD




Hepinizin buda ne demek dediğini duyar gibiyim.KELLOİD bana doğumumdan sonra kalan hatıra :( İsterseniz önce bilimsel olarak kısaca ne demek olduğunu yazıyımda kafanızdaki soru işaretleri gitsin.
Kelloid,en basit anlatımıyla,bütünlüğü bozulmuş deri dokusunun aşırı ve hızlı iyileşmesi,bununla birlikte iyileşme tamamlandığında durması gereken iyileşme sürecinin zamanında durmamasından kaynaklanan bir yara iyileşmesi sorunur.  ..
Görüntüsü berbat olup insanın psikolojisini alt üst edip insanda moral diye birşey bırakmıyor.Ve maalesef tedaviside bulunmuyor.Sadece yaranın daha fazla büyüyüp tüm vücuda yayılmaması için kortizonlu bir iğne vurulabiliyorsunuz ki onun ağrısıda sizi sizden alıyor.Genellikle esmer ırklarda bulunuyor.Kelloid sahibi bünyeler cerrahi operasyondan ellerinden geldiğince uzak durmalıdırlar.Aksi taktirde siz bile vücudunuzu tanıyamaz hale gelirsiniz.Çok fazla kaşıntı yapar....
Gelelim benim kelloid hikayeme.Doğumum yaşadığım plasenta yaşlanmasından dolayı sezeryanla oldu.Onunda ne demek olduğunu bir sonraki postumda anlatıcam.Ela yaklaşık 3 aylık olduğunda benim sezeryan dikişi sandığım yerin bir türlü gitmediğini aksine büyüdüğünü gördüm ki ben estetik dikiş yaptırmıştım.Sezeryan olan diğer arkadaşların izine baktığımda benimkinin çok farklı olduğunu görünce soluğu kadın doğum uzmanımda aldım.Oda bunun operasyonu ile ilgili olmadığını söyleyip beni hemen üst kattaki cildiye bölümüne sevk etti.Yapılan muayene sonucunda doktor bendeki durumun kelloid olduğunu söyleyince ben şaşkın ördekler gibi yüzüne baktım.Tabi tüm detayları aldıktan sonra heleki bununla yaşamayı öğrenmem gerektiğini ve yapacak birşeyin olmadığını duyunca bütün moralim yerle bir oldu.Artık üstümde koca bir yara iziyle üstelik baktıkça beni korkutan bu yara ile yaşamayı öğrenecekmişim.Tedavi yok...Artık yanlız değilim doğumumda kızımla birlikte nur topu gibi bir kellodimde oldu.Vatana millete hayırlı uğurlu olsun...

NOT:Bu arada resimde gördüğünüz kelloid bana ait değildir.Nasıl birşey olduğunu görebilmeniz için netten aldım.Sevgiler...

ANNE KIZ KOMBİN1

 Sizden gelen yoğun istek üzerine elimden geldiğince anne kız kombinlerimizi burda paylaşmaya çalışıcam.Bu kombinimiz tesadüf sonucu Ela henüz yeni 1 yaşına geldiğinde eşimin fark edip çektiği bir resimdir.Hemen hemen hepimizin dolabında beyaz tişört ve mavi jeansı vardır.Kızınızla uyuma sağlamak için pratik bir kombin.Sizede ilham kaynağı olmuştur umarım.

MAGNOLİA TARİFİ


  Beni yakından tanıyanlar bu tarifime hiç yabancı değillerdir.Evime misafir gelecek kişi mutlaka birgün önceden telefon açıp benden bu tatlımı özellikle ister.Bugüne kadar daha yiyipte beğenmeyen görmedim.Misafirlerinize sunabileceğiniz pratik ve lezzetli tarifi bence sizde ikramlıklarınız arasına dahil ederseniz hiç pişman olmazsınız benden söylemesi :)
MALZEMELER:
1 litre süt
2 adet yumurta sarısı
1 çay bardağı toz şeker
3 tepeleme yemek kaşığı buğday nişastası
1 paket vanilya
1 paket Dr. Oetker vanilyalı pasta kreması (toz)
1 paket bebe bisküvisi sade (Eti cicibebe)

1 yemek kaşığı labne peynir
TARİFİ:
Süt,yumurta,toz şeker,buğday nişastası ve vanilyayı bir tencereye alıp önce iyice birbiriyle harmanlayın daha sonrada sürekli karıştırarak puding kıvamına gelene kadar ocakta pişirin.Tatlımız pudingten biraz daha akışkan bir hale geldiğinde ocaktan alıp oda sıcaklığında soğumaya bırakın.
Tatlımız soğurken diğer bir yandan bisküvileri blenderdan geçirip toz haline getirelim.Daha sonra soğuyan pudingimize labne peynir ve pasta kremasını ekleyip blender yardımı ile iyice pudingimize yedirelim.
Son olarakta servis edeceğimiz kabı hazırlayı sırasıyla puding üstüne muz onunda üstüne bisküvileri koyarak kat oluşturalım karşınızda new york'un enfez tatlısı magnolia :)
Tatlıyı dolaba koyup ertesi gün yemenizi tavsiye ederim.
AFİYET OLSUN....

KREP TARİFİ


İştahsız bir çocuğunuz varsa sizinde vaktinizin en çok geçtiği yer koşulsuz mutfaktır.Elaya kahvaltıda rahatlıkla yedirebildiğim tek şey krep.Krebi sevmeyen çocuk yoktur öyleki ben bile bayılıyorum.Benim yaptığım tariften 2 tane krep çıkıyor biri kızıma diğeride bana :) Buyrun şimdi tarifimize

MALZEMELER;
*1 yumurta
*1 çay bardağı süt
*2 yemek kaşığı un
*çok az tuz
*zeytinyağı

YAPILIŞI;
Öncelikle derin bir kapta zeytinyağı hariç tüm malzemelerimizi birbiriyle bir güzel harmanlıyoruz.Top top kalmamasına dikkat edin.Daha sonra ocağımıza tavamızı alıp zeytinyağını dökelim.Zeytinyağımızda kızdıktan sonra karışımımızın yarısını döküp önlü arkalı pişirelim.Daha sonrada aynı şekilde diğer kalan kısmı pişiriyoruz.Bu arada dikkat etmemiz gereken diğer bir kısımda 2.parçayı dökerken tavamızı ocaktan alıp daha sonra karışımı dökmek aksi taktirde hamur tavaya yapışır.

AFİYET OLSUN